Yaşamımızı zenginleştiren arılar yorulmak nedir bilmeden, hayret veren bir ekip ruhuyla durmaksızın çalışırlar ve canlıların devamı için çok önemlidirler.
Olağanüstü yetenekleriyle kendilerine hayran bırakan arılar birçoğumuz için korku uyandırsa da, sadece kendilerini tehlikede hissettiklerinde insanı sokarlar.
Olumsuz tek özelliğinin yanında büyüleyici bir şekilde çalışkanlar, çok faydalılar, kısacası yaşamımızın her alanındalar!
ALLAHIN BİZE SUNDĞU NİMETLERİN ÇOĞUNDA ARININ EMEĞİ VAR ..
Bir bal arısı kolonisi yıllık 15–75 kg polen tüketir.
Ayrıca günlük yaşamlarını sürdürmek adına 1 kg bal üretmek için 8 kg bal tüketirler.
Ayrıca günlük 200 gram suya ihtiyaç duyabilirler.
Bal arıları aslında prederatör (böcek yiyen) bir familyanın alt üyesidirler ve artık böcek yemeyi bırakmışlardır.
Aynı familya içerisinde diğer arı çeşitleri
yaban arısı,
eşek arısı,
marangoz arı (Xylocopa, Carpenter bee),
bombus gibi türler de bulunur.
Bal arısı ana arı, erkek arılar ve işçi arılardan oluşur.
Yavruları ana arı yapar.
Döllenmiş yumurtalardan işçi ve Ana arılar, döllenmemiş yumurtalardan erkek arılar meydana gelir.
Ana arı ile işçi arı arasındaki farkı larva döneminde yapılan beslenme oluşturur.
Arının petek şeklinde bir çift bileşik ve üç adet basit gözü vardır.
Basit gözlerin her biri binlerce küçük üniteden oluşmaktadır.
Bileşik göz ana arıda 3.000, işçi arıda 4.000 ve erkek arıda 8.000'den fazla basit gözün birleşmesinden meydana gelmiştir.
sinir uçları sayesinde duyularına ek olarak rüzgâr hızını ve hava sıcaklığını da algılayabilmektedirler.
Arıların duyargaları o kadar hassastır ki 2 km mesafeden balın kokusunu alırlar.
Arının uçuş sırasındaki hızı saatte 50 km.'ye yaklaşır.
Arılar zincirleme birbirine tutunarak özel hareketlerle balmumu sızdırmaktadırlar.
Ayaklar yardımıyla ağza götürülen balmumu pulcukları orada yumuşatılarak yoğrulmakta ve böylece petek gözlerinin yapımında kullanılmaktadır.
Mum örme dönemini tamamlayan işçi arılarda mum salgı bezleri tahrip olur ve birer sıra hücre tabakasına dönüşür.